AHMET HİCABİ EFENDİ
|
Şeyh Ahmed Siyahi Efendi’nin 3 oğlu olmuştur. Bunlar Aziz Efendi, Seyyid Hicabi Efendi ve Sa’dettin Efendi’dir. Kendisi henüz anne karnına iken babası Ahmed Siyahi Efendi’ye kendisine çok faziltli bir evlat verileceği işaret olunmuş, kendisi de bunu eşine söylemiştir. Ki Hicabi Efendi 1826 yılındaki doğumun henüz 6 aylıkken beşiğine yansıyan ışığı yakalamak için gösterdiği çaba onun Allah’ın lütuf ve ihsânıyla ileride büyük bir zât olacağını gösterdiğine dair bir işaret olarak yorumlanmıştır. Henüz 3-4 yaşlarında iken babasının Hat-i Hacegan zikir ayinlerinden bulunmuştur. Yaşına rağmen diğer çocuklardan ayrılan Hicabı Efendi yaşına göre olgun kişiliği ile çok kısa zamanda çevresinde büyük saygı kazanmıştır. |
Hicabı Efendi küçük yaştan itibaren sıkı bir eğitim almıştır. İlk yıllarından Yarabcı Hoca lakabıyla anılan Hüseyin Hüsnü Efendi ile birlikte Kuran-ı Kerimi hatmetmiş, babasından sarf, nahiv, fıkıh, hadis ve kelam tahsil etmiş, Çerkeşi Merhumun öğrencilerinden muhakkık, edip, müdeakkık ve Keskinzade Ahmed Erib Efendi’den fazilet ve irfan, Karakadızade Mustafa Efendi’den feraiz ilmi, Trablusgraplı Medui Efendi’den hadis ilmi alarak icazet almıştır. Aynı dönemde İstanbul’da da bir süre eğitimini sürdürmüş, Müneccimbaşı Tahir Efendi’den hikmet, eski bakanlardan Muhammed Rüşti Paşa’dan mantık ve beyan, Hazım Efendi’den meani ve usulü fıkıh, Hafız Efendi’den de eser okumaları üzerine eğitim almıştır.
İstanbul’daki döneminde Hoca Paşa semtindeki Safveti Paşa Dergahında kalmış, bu tekkede irşad görevinde bulunan Mevlana Halid-i Bağdağdi Hazretlerinin hayattayken seçtiği vasisi ve irşad halifesi olan Abdülfettah Efendi’nin 4 yıl hizmetinden bulunmuştur.
Abdülfettah Efendi de Hicap Efendi’nin babası Şeyh Ahmed Siyahi’nin kendisine verdiği icazeti onaylamıştır.
Hicabi Efendi İstanbul’da 6 yıl bulunduktan sonra 1856 yılında Kastamonu’ya dönmüştür.
Hicabi Efendi’nin kıymetli âlimlerin muteber kitaplarına şerhler yazacak derecede ilmi seviyeye sahipti Hemen hemen memleketin her tarafındaki devlet ricalinin yazılı sorularına tatminkar cevap vermekle şöhret bulmuştur. Ayrıca, Vali Abdurrahman Paşa’ nın (Kastamonu Valisi) isteği üzerine tarikata dair aydınlatıcı bir de risale yazmıştır.
Hatırı sayılır bir şair olan Vali Ethem Pertev paşa ile şiir üzerine düzenli görüşmeler yaptıkları ve birbirlerine manzum mektuplar yazdıkları da mevcuttur.
Seyyid Ahmed Hicabi Efendi, son yıllarında kalp hastalığına müptela olmuş, ancak kimseye şikayet etmeden 10 – 15 sene kadar tahammül göstermiştir.
1305 / 1887 yılından itibaren uzaktan gelen ziyaretçilerine;
“Tekrar gelirsiniz amma bizi bulamazsınız”, diyerek helalleşmeye başlamış, dergâha vakfedilen akarların resmi muamelelerinde acele davrandığı görülmüştür.
İstanbul’daki döneminde Hoca Paşa semtindeki Safveti Paşa Dergahında kalmış, bu tekkede irşad görevinde bulunan Mevlana Halid-i Bağdağdi Hazretlerinin hayattayken seçtiği vasisi ve irşad halifesi olan Abdülfettah Efendi’nin 4 yıl hizmetinden bulunmuştur.
Abdülfettah Efendi de Hicap Efendi’nin babası Şeyh Ahmed Siyahi’nin kendisine verdiği icazeti onaylamıştır.
Hicabi Efendi İstanbul’da 6 yıl bulunduktan sonra 1856 yılında Kastamonu’ya dönmüştür.
Hicabi Efendi’nin kıymetli âlimlerin muteber kitaplarına şerhler yazacak derecede ilmi seviyeye sahipti Hemen hemen memleketin her tarafındaki devlet ricalinin yazılı sorularına tatminkar cevap vermekle şöhret bulmuştur. Ayrıca, Vali Abdurrahman Paşa’ nın (Kastamonu Valisi) isteği üzerine tarikata dair aydınlatıcı bir de risale yazmıştır.
Hatırı sayılır bir şair olan Vali Ethem Pertev paşa ile şiir üzerine düzenli görüşmeler yaptıkları ve birbirlerine manzum mektuplar yazdıkları da mevcuttur.
Seyyid Ahmed Hicabi Efendi, son yıllarında kalp hastalığına müptela olmuş, ancak kimseye şikayet etmeden 10 – 15 sene kadar tahammül göstermiştir.
1305 / 1887 yılından itibaren uzaktan gelen ziyaretçilerine;
“Tekrar gelirsiniz amma bizi bulamazsınız”, diyerek helalleşmeye başlamış, dergâha vakfedilen akarların resmi muamelelerinde acele davrandığı görülmüştür.
Ahmed Hicabı Efendi, sık sık köy ve kasabaları ziyaret eder, burada görüştüğü ahâliye hayırlı nasihatlarda bulunur, bilmediklerini öğretir, İslâmiyet’e uygun olmayan davranışlardan men ederdi. İlmin yayılması için mektep, medrese gibi hayır eserlerinin yapılmasını teşvik ederdi. Din ilimlerinde emsâli az bulunan ve fen ilimlerinde bölgede bulunanların hepsinin üstünde yer alan Ahmed Hicâbî hazretleri, 1874yılından vefât târihi olan 1889 yılına kadar bir taraftan talebelerin yetiştirilmesi ile meşgul olurken, diğer taraftan husûsî sohbetlerinde zikir yoluyla sevenlerini tasavvuf yolunda ilerletti. Kastamonu ve çevre illerden pek çok talebe onun derslerine koştu.