ABDULFETTAF-I VELİ ve TÜRBESİ
Kâdirî şeyhi olduğu bilinen Abdülfettâh-ı Velî'nin on üçüncü yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. Abdülfettâh-ı Velî'nin Kastamonu’de vefat ettiği ve Yılanlı Darüşşifa’yı yaptırdığı yazmaktadır. Abdülfettâh-ı Velî'nin külliye içindeki türbede gömülü olduğuna inanılmaktadır. Abdülfettâh-ı Velî'nin Abdülkadir Geylani neslinden geldiğine ve Kastamonu’ya dair bilgilerine hiçbir vesika da rastlanmaz.
Abdülfettâh-ı Velî'nin türbesi bugün külliye içinde yer alan caminin doğusundadır. Moloz taş yapısı ahşap çatılıdır. Dikdörtgen planlı yap içinde kıble duvarında bir mihrap hücresi de bulunur. Türbede 25 adet sanduka vardır. Mihrabın hemen önünde ve en büyük sanduka ki bakır muhafaza içinde olanı Abdülfettâh-ı Velî'ye aittir.
Türbede ayrıca, Abdülfettâh-ı Velî'nin kızı Ümmü Sare, Evkaf Müdürü Tayyip Bryin kızı, Nasrullah Mektebi Kuran Hocası Osman Efendi, Ahmed SAid Efendi, İsmail Hakkı Efendi, Ahmet Hasip Efendi, Kadı Şeyh Efendi Hafız Ahmed Said yatmaktadır.
Ancak Mehmet Behçet’in 1925 yılında yazdığı Kastamonu Asar-ı Kadimesi adlı eserinde şu bilgilere yer verilir:
Abdülfettâh-ı Velî'nin türbesi bugün külliye içinde yer alan caminin doğusundadır. Moloz taş yapısı ahşap çatılıdır. Dikdörtgen planlı yap içinde kıble duvarında bir mihrap hücresi de bulunur. Türbede 25 adet sanduka vardır. Mihrabın hemen önünde ve en büyük sanduka ki bakır muhafaza içinde olanı Abdülfettâh-ı Velî'ye aittir.
Türbede ayrıca, Abdülfettâh-ı Velî'nin kızı Ümmü Sare, Evkaf Müdürü Tayyip Bryin kızı, Nasrullah Mektebi Kuran Hocası Osman Efendi, Ahmed SAid Efendi, İsmail Hakkı Efendi, Ahmet Hasip Efendi, Kadı Şeyh Efendi Hafız Ahmed Said yatmaktadır.
Ancak Mehmet Behçet’in 1925 yılında yazdığı Kastamonu Asar-ı Kadimesi adlı eserinde şu bilgilere yer verilir:
1911 yılında Kastamonu’ya gelen Bursalı Şeyh Şerafettin Dağıstani’ye Abdülfettâh-ı Velî sorulduğunda şu bilgileri vermiştir: Abdülkadir Geylani hazretlerinin bizzat kendi evladından Anadolu’da dört oğlu mefdundur. Bunlar Bursa’da Ahmet El Kebir, ikisi İstanbul’da biri de Sinop’ta mefdun bulunan Seyyid Bilal’dir. Anadolu’daki torunları 9’dur. Bu torunlarından biri Abdülfettâh-ı Velî’dir. Bağdat’dan buraya kalabalık bir mahiyetle geldiğinde Kastamonu Beyinden dergah için yer istemiş. O zaman Bey’de çay boyunda yılanlarla dolu fundalıkta bugünkü yeri gösterdi. Temizliğe başladıkları sırada ameleler akrep ve yılanlardan çalışamamışlar. Bunu gören Abdülfettâh-ı Velî, cüppesini çıkarıp yere sermiş ve “ cübbe içine toplanın” demiş. Ve tüm mahlukat buraya girdikten sonra bugünkü İmam Hatip Lisesi araksındaki dereye bırakmış. O zaman buraya Gayp Deresi adı verilmiş. Geriye döndüklerinde bir tane yılanın kaldığı görülmüş. O da hazretin duası ile taş olmuş. Bu yaş da hala girişteki duvarda hala duruyor.